doğuş
efe  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  hepsi 1 in özellikleri
  sinem kobalın hayatı
  evrim akının hayatı
  ismail yk nın hayatı
  merve boluğurun hayatı
  4 yüzün hayatı
  kerem cemin hayatı
  murat bozun hayatı
  emre aydının hayatı
  kenean doğulunun hayatı
  erkek sincap masalı
  fil vakası
  ısaura
  gökhan özenin hayatı
  cezanın hayatı
  alişanın hayatı
  hummer
  19 mayıs türküsü
  kutup ayılarının yaşamı ve özellikleri
  kendine özel
  karıncaların türleri ve yaşamı
  aslanların yaşamı
  ünlülerin resimleri
  şiirler
  massallar
evrim akının hayatı
Yeni sayfanın içeriği
Evrim Akın


Oyunculuk kariyerinize nasıl başladınız?







Ankara’dan İzmir’e yeni taşındığımız günlerde, henüz lise birinci sınıftayken Konak Belediye Tiyatrosunun tiyatro kursuna gitmemle başladı. Sonra kursiyer oldum.Hocalarımız bizi yavaş yavaş oyunlara çıkarmaya başladı. ve tiyatrodan vazgeçemeyeceğimi anladım.

Daha sonra Kültür-Sen’e geçtik. Burada oyunculara burs veriyorlardı. Artık kursiyer olarak değil de, oyuncu olarak çıkıyorduk oyunlara, bu arada lisedeki gösteriler de devam ediyordu bir yandan.

Sonra oyunculuk bölümüne gitmek istediğimi anneme söyledim, annem pek istemedi, fakat babam çok destek oldu. Böylece buralara kadar geldik işte...

Avrupa Yakası’na nasıl seçildiniz peki?

Onun çok enteresan bir hikayesi var. Ben Estağfurullah Yokuşu’nda oynuyordum, Kanal D’de. Bu dizinin yardımcı yönetmeni Jale Hanımla aylar sonra, karşılaştığımızda bir sitcoma başlayacaklarını söyledi. Kadro kuruluyor ama , “seni alamıyorum, sana uygun rol bulamıyorum, çok üzülüyorum” dedi. Belki konuk oyuncu olarak almaya çalışırım seni” demişti.

Sonra 31 Aralık saat 14.00’te, hiç unutmuyorum, telefonum çaldı. Jale hanım arıyor, “Evrim hemen buraya Plato’ ya gelir misin, bir iş görüşmesi var ” dedi bana. Gittim tabi deneme çekimi yaptılar. Yönetmenimiz , “saçını sarıya boyatır mısın” dedi, ben de “rol benim olursa neden olmasın” dedim ve bu şekilde anlaştık...



Zor olmadı mı esmerlikten sarışınlığa geçmek?

Tabii ne çıkacak diye korkuyorsun ama, sonuçta ortada bir iş var ve iş yapmam gerekiyor, maddi anlamda da çok yeterli değildim o sıralar, ben de boyattım saçlarımı.

İlk başlangıçta Selin rolü her bölümde yoktu sonradan sanırım çok sevildi ve devamlı oldu. Aslında kimler kimler gelmiş benden önce bu rol için, ama olmamış... İşte böyle zor oldu, ama güzel oldu.

Selin karakterinin kendine has bir konuşma tarzı var? Bu çok kolay değildir herhalde? Bunun için çalışıyor muydunuz?

Rolü almadan önce bana karakterin özellikleri anlatılmıştı. Gülse, bütün karakterlerin açılımlarını yazmıştı. O bana çok yardımcı oldu, işe bir sıfır önde başladım bu karakter analizi ile. Bir de, biz arkadaşlarla kendi aramızda tikkyleri taklit ederek eğlenirdik bol bol.“Aaa gelcem” “ben aa yapcam ben” diye konuşurduk , o yüzden zor olmadı benim için.

Peki setten çıkışta normal konuşmanıza adapte olmanız zor olmuyor mu?

Şimdi o şöyle oluyor; kostümlerimi çıkardığım anda, o makyajı silince, saçımı da toplayınca Selin gidiyor ve Evrim Akın geliyor. Zaten bu karakter sette güzel ve o oraya çok güzel uyuyor. Dışarıda, ya da tek başına güzel olmuyor Selin.

Selin’le aranızda benzerlikler var mı? Konuşmalarınızda yok, onu anladık, fakat yaşam tarzı, sosyal aktivitelerde, giyiniş tarzında vs. benzerlikler var mı?

Aslında ben sana benzemiyorum desem de, bu senin için ne kadar inandırıcı olur bilemiyorum. Bu ancak beni tanıdıkça anlaşılır gibime geliyor...



Selin hakkında ne düşünüyorsunuz?

Selin gibi tipler aslında komik geliyor bana.. Selin bir anti-kahraman, ama bir anda herkes çok sevdi...

Zaten ilk başlarda “herkes benden nefret edecek” diye korkularım vardı. Ama bir anda dengeler değişti ve herkes Selin’i sevdi, ben de sevmeye başladım.

İyi niyetli, duygusal, fazla zararlı değil, aklı çok çalışmadığından mı, beynini çok yormadığından mı??? O pırlantalar taksın, tikky tikky giyinsin... O’nun hayatı solaryumu, makyajı...

Bakış açısı günlük, yüzeysel ve popülist. Ne güzel gidiyorduk, klasikler, romantikler, mavf etti bizi bu popülistler…

Avrupa Yakası çok başarılı bir dizi. Böylesine bir ekiple çalışmak çok zevkli olmalı?

Tabii canım.... Aşırı bir zevk!!! Her defa sete giderken bir an önce orada olayım diye bakıyorum. Engin Günaydın orada olsun, Ata orada olsun, Hümeyra Hanım orada olsun, herkes orda olsun istiyorum…

Çalışırken de eğleniyoruz bir yandan, kamera arkaları... Takılıyoruz, kekeliyoruz, şaşırıyoruz...Hatta birgün çekimde Ata Cem’e Levent demiş, ben de Kubilay’a Vural demişim, sonradan fark ettik ...

Birbirimizin bu tuhaflıklarına, oyunlarına çok gülüyoruz. Bir kere çok şanslıyım, çok iyi insanlarla çalışıyorum.



Avrupa Yakası uzun süre devam eder mi?

Keşke buna karar vermek benim elimde olsa... Ben bunu 10 sene daha sürdürürdüm. Ancak (bir değneğim olsa): bu diziyi yirmi beş dakika yapardım, dünyada da örneklerini görüyoruz, bütün sitcomlar 25- 30 dakika. “Married with Children” olsun, “Seinfeld” olsun; hepsi tadımlık, özlüyorsunuz, tadına doyamıyorsunuz...

Bizimkinde ise, üç haftayı bir bölüme sıkıştırıyorsunuz, aslında daha kısa olsa, çok uzun yıllar devam edebilir. Çünkü böyle bir ekip herzaman bir araya gelir mi bilmiyorum....

Bundan önce hangi projelerde yer aldınız?

Ben “Nisan Yağmuru”nda oynadım. “Canım Kocacım” da yer aldım. Bir de “Estağfurullah Yokuşu” vardı...

Selin karakteri Evrim Akın’ın patlamasını sağladı mı?

Tabii... O su götürmez bir gerçek. Aslında bunu bütün oyuncu arkadaşlarım yaşadı Avrupa Yakası ile... Gülse’nin ve diğer oyuncu arkadaşlarımın zekasına, mizahına, diline, yeteneğine daha sonra da kendi yeteneklerime bağlıyorum ben bunu. Sonuçta ortaya çıkan şeyde hepimizin emeği var...

Sette sizi en çok kim güldürüyor?

Kim güldürüyor??? Ata ve Engin çok güldürüyor... Bir de Bülent ile bizim garip bir elektriğimiz var. Hiçbir şey yapmasak da gülüyoruz. Onunla, biz eski arkadaşız, ondan herhalde... Gazanfer Bey’i de izlerken çok gülüyorum. Ama en çok Ata’ya, Engin’e ve Bülent’e...



Gelelim Evrim Akın’a... Evrim Akın neler yapar dizi dışında???

Neler yapar? İngilizce dersine başladım….Spora gidiyorum.... Film izliyorum bol bol... Oyunlara gidiyorum, çok güzel tiyatro grupları var onları izlemeye gidiyorum... Dinlenmeye çalışıyorum, ailemle vakit geçiriyorum...

Spor yapıyorum dediniz o zaman formunuzu spora mı borçlusunuz?

Yeni başladım aslında spora. Çocukken de yapıyordum, babam çok haşır neşirdi sporla, o yönlendirdi bizi. Kardeşim sporla profesyonel olarak ilgileniyor. Spor akademisinde kendisi. Ailemizin en güzel vücutlusu odur aslında.

Ne tür müzikler dinliyorsunuz?

Ben çok karışık müzik dinliyorum aslında. Ama bir “Jim Morrison” fanatiğiyim, aşığıyım hatta... Birkaç şarkısı var çok sevdiğim, onları günde üç kere dört kere dinlerim.

Bundan önce de iki üç yıl sadece “Massive Attack” dinledim. Ben tutuldum mu başka bir müzik ya da grup dinleyemiyorum. Şu aralar ise Skin, Faithless, Senem Deyici, Keith Jarrett, Pink Martini dinliyorum.



İnternetle aranız nasıl?

İnternetle aram fena değil, idare eder. Mümkün mertebe maillerime bakıyorum..Bazen “ekşisözlük”e bakıyorum, hoşuma gidiyor, çok eğleniyorum orada... Bence herkes baksın. MSN kullanıyorum, arkadaşlarımla konuşuyorum ama tanımadıklarımı eklememeye çalışıyorum...

Araştırmalar için “google” çok faydalı. Aslında internet bir derya deniz, ben ise onun bir kıyısını, bir koyunu yakalamışım, orada koyda takılıyorum, canım isterse dışarı çıkıyorum, kurulanıyorum... Canım isterse giriyorum, oyun oynuyorum... Eğlence ve araştırma amaçlı kullanıyorum.

İleride neler yapmayı düşünüyorsunuz? Belirli hedefleriniz var mı?

İnsan birçok şey yapmak istiyor da, ne yazık ki plan program yapmak bizim en doğal hakkımızken, elimizden alınan bir şey. Yaşadığımız koşullar nedeniyle, hiçbir şey hakkında plan yapamıyoruz. Çünkü ne olacak ne bitecek belirsiz, ülkenin ve dünyanın gidişatı plan yapmaya uygun değil. Ne ekonomisi ne de bütünüyle yaşantı.

Anı yaşıyoruz hepimiz şu anda, hepimiz günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ama benim isteğim mesleki anlamda ilerde iyi projeler yapmak, iyi sinema filmlerinde, derdi olan, bir yerlere değen, dokunan filmlerde yer almak...



O zaman Selin karakteriyle sabitlenmiş değilsiniz? Daha önceden biliyoruz örneklerini ama bunun dışında birçok farklı rolde yer alabilirsiniz, değil mi?

O fırsat tanınırsa, neden olmasın... Mesela biz bu yaz Yönetmen Şahin Alparslan ile bir film çektik adı “Şaşkın”. Selin’ den apayrı bir karakteri canlandırıyorum. Mart gibi gösterime girecek. Filmi montaj aşamasında görenler beni tanımamış, “kim bu kız” diye sormuşlar.

Gelen projelere göre , yazılan role göre, ben de öğrendiklerimi ve öğreneceklerimi, birikimlerimi oraya kanalize ederim ve ona göre bir şeyler yapmaya çalışırım...

Siz de herkes gibi kendinizi Ally Macbeal rolündeki Calista’ya benzetiyor musunuz?

Bilmem ki, o çok güzel değil mi??? Dudakları kalın diye mi acaba? Ben de biraz öne çıkarıyorum dudaklarımı Selin rolünde belki ondandır… Tikky kızlar hep böyle dudaklarını büzüştürürler ya... Calista çok güzel bir kadın, ben çok severdim onu.
 
 
  [umfrage]  
Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol